T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2011/12-648

K. 2011/736

T. 7.12.2011

• İTİRAZ VE ŞİKAYET DAVASI ( Borçlunun Şikayetlerinden Vazgeçtiği Ancak İmza İtirazından Vazgeçtiğine Dair Beyanı Bulunmadığı - Sadece Şikayetlerini Geri Alan Borçlu Tarafın İtirazı İncelenmeksizin Davanın Reddedilmeyeceği )

• BORÇLUNUN ŞİKAYETLERİNDEN VAZGEÇMESİ ANCAK İTİRAZINDAN VAZGEÇMEMESİ ( Borçlunun Şikayetlerinden Vazgeçtiği Ancak İmza İtirazından Vazgeçtiğine Dair Beyanı Bulunmadığı - İtirazın İncelenmeksizin Davanın Reddedilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )

• İMZA İTİRAZI ( Borçlunun Şikayetlerinden Vazgeçtiği Ancak İmza İtirazından Vazgeçtiğine Dair Beyanı Bulunmadığı - İtirazın İncelenmeksizin Davanın Reddedilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )

2004/m.167/2,168/3

ÖZET : İtiraz ve şikayet davasında; somut olayda borçlunun asıl dosyada itirazı, birleşen dosyada ise, şikayeti söz konusudur. Borçlu asil, her ne kadar, İİK'nın 167/2. maddesi dışındaki şikayetlerinden vazgeçtiğini belirtmiş ise de, asıl dosyada ileri sürdüğü imza itirazından sarfınazar ettiğine yönelik bir beyanı bulunmamaktadır. Borçlu vekili, müvekkilinin beyanına karşı, "Davalara devam ediyoruz, itirazlarımızı yineliyoruz." şeklinde beyanda bulunmuştur. Dolayısıyla sadece şikayetlerini geri alan borçlu tarafın itirazları incelenmeksizin, davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki "İtiraz ve "şikayet" kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesince itiraz ve şikayet taleplerinin feragat nedeniyle reddine dair verilen 22.10.2008 gün ve 2007/847 Esas ve 2008/1214 Karar sayılı kararın temyizen incelenmesi itiraz eden/şikayetçi/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 27.04.2009 gün ve 2009/1502-9186 Esas ve Karar sayılı ilamı ile onanmış; itiraz eden/şikayetçi/borçlu vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 14.12.2009 gün ve 2009/16934-24915 Esas ve Karar sayılı ilamı ile;

( ... Sair karar düzeltme talepleri yerinde değil ise de,

Borçlu vekili asıl dosyada, imzaya ve borca itiraz etmiş, birleşen dosyada ise takip konusu senedin keşide tarihi olmadığını, sonradan eklendiğini ileri sürerek takibin iptalini istemiştir.

11.10.2007 tarihli dilekçesinde de borçlu asil, İİK'nun 167/2. maddesi dışındaki şikayetlerinden vazgeçtiğini belirtmiş, mahkemece de beyana göre konusuz kalan davanın reddine karar verilmiştir.

Borçlu vekili ise, 22.10.2008 tarihli oturumda itirazlarının devam ettiğini belirtmiştir. Burada üzerinde dikkatle durulması gereken husus, itiraz ve şikayet müesseselerinin birbirinden farklı unsurlar olduğu, kanunun her birine farklı sonuçlar yüklediğidir.

Somut olayda borçlunun asıl dosyada itirazı, birleşen dosyada ise, İİK'nun 168/3. maddesine göre şikayeti söz konusudur.

Borçlu asil, her ne kadar, 11.10.2007 tarihli dilekçesinde İİK'nun 167/2. maddesi dışındaki şikayetlerinden vazgeçtiğini belirtmiş ise de, asıl dosyada ileri sürdüğü imza itirazından sarfınazar ettiğine yönelik bir beyanı bulunmamaktadır. Nitekim yukarıda da belirtildiği üzere, borçlu vekili, müvekkilinin beyanına karşı, "Davalara devam ediyoruz, itirazlarımızı yineliyoruz." şeklinde beyanda bulunmuştur.

Dolayısıyla sadece şikayetlerini geri alan borçlu tarafın itirazları incelenmeksizin, davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Mahkeme kararının anılan gerekçe ile bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlu vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir... ),

Gerekçesiyle onama kararı kaldırılarak kararın bozulması suretiyle dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : İtiraz eden/şikayetçi/borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 07.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.

yarx